Netflix Peaky Blinders İncelemesi, İzlenir mi ?
2013 yılında BBC Two kanalında yayın hayatına başlayan ve aralıksız 4 sezondur devam eden Peaky Blinders, aslına bakarsanız bir aile/suç draması olarak nitelendirilebilir. Yalnız hikâyenin odak noktasında bulunan Shelby ailesi bildiğiniz diğer ailelerden biraz farklı.
American Horror Story incelemesi de ilginizi çekebilir.
Peaky Blinders’ın Konusu
Shelbyler 1919 Birmingham’ında adı sanı bilinen ve bölgede sözü geçen insanlardır. Tabi bu itibarın sağlanması ve korunması için aile, düzenli olarak kanunsuz işler yapmakta ve çete ile mafya arasında sayılabilecek bir oluşum yönetmektedir. Peaky Blinders çetesinin temel geçim kaynağı, bölgenin yegâne eğlencelerinden olan at yarışları üzerinde bahisler oynatmaktır. Bu işi yıllardır başarıyla sürdürmekle beraber iyi de para kazanmışlardır.
Shelby ailesinin tıkırında giden huzurlu ve hareketli hayatları; çetenin yanlışlıkla, gizlice Libya’ya gönderilmeye çalışılan silahları çalmasıyla rayından çıkar. Zira silahlar devlet kontrolünde gönderilmektedir ve silahların çalınması üst kademelerdeki pek çok devlet adamını öfkelendirir.
Bizzat dönemin dışişleri bakanı Winston Churchill tarafından yetkili polis müdürü Chester Campbell silahları bulmak üzere Birmingham’a atanır. Üstlerinden gereğinden fazla baskı gören Campbell görevinin gereğini sağlamak adına yemin eder ve Shelby ailesi için bu kötü günlerin yaklaştığının habercisidir.
Peaky Blinders Oyuncu Kadrosu
Dizinin güçlü oyuncu kadrosunda ilk göze çarpan isimlerin başında hiç şüphesiz Inception (2010) filminden hatırladığımız baş rol oyuncusu Cillian Murphy (Thomas Shelby) geliyor. Soğuk ve ürkütücü duruşu Britanyalı olmasının verdiği doğallıkla birleşince Murphy kusursuz bir oyunculuk sergiliyor.
Murphy’nin canlandırdığı Thomas karakteri dizide Shelby ailesinin 2. büyük erkeği ve Peaky Blinders çetesinin lideri rolünde. Bunun yanı sıra diziye sonradan dahil olan ve 6-12 bölümlük kısımlarda rol alan Tom Hardy, Adrien Brody, Sam Neill gibi oyuncular da tecrübeleri ve kaliteli oyunculuklarıyla izleyiciyi hikâyenin içine çekmeyi başarıyor.
Neden ve Nasıl Bu Kadar Popüler Oldu?
Dizinin bu kadar çok sevilmesinin pek çok sebebi olduğuna hiç şüphe yok: konusu, oyunculuklar, kaliteli bir hikâye diye uzayıp gider bu liste. Fakat bence diziyi öne çıkaran ve “ben buradayım” dedirten en önemli silahı, geçtiği dönemi çok çok iyi yansıtması.
Dizi İkinci Dünya Savaşının yeni sonlandığı zamanlarda; yağmurlu, kasvetli ve kanunun yetkilerini birer birer yitirdiği, Kral George’un İngiltere tahtında otururken Kraliçe Elizabeth’in henüz vitamin bile olmadığı 1919 İngiltere’sinde başlıyor. Sanayi devrimi gelişiminin son safhalarına gelmiş ve işçi sınıfındaki insanlar köleler gibi çalıştırılıyor. Cinayet, hırsızlık, fuhuş ve rüşvet almaktan işlerini yapamayan yozlaşmış polisler her yerde.
İşte Peaky Blinders böylesine sıkıntılı bir zamanı o kadar başarıyla çizmiş ki ekrana, oturup huzurlu huzurlu dizi izlemek isterken bir anda kederlenebiliyorsunuz. Hele ki Thomas’ın o sigara içişi gerçekten insanın canını çektiriyor diyebiliriz. Ama unutmayalım sigara sağlığa zararlı ! 🙂
Tabii işin bir de sinematografi kısmı var. Baştan söylemek gerekir ki; Peaky Blinders’ın yapımcısı Steven Knight işini hiç şansa bırakmamış ve alanında uzman, kendini kanıtlamış bir yönetmen kadrosu kurmuş. Her sezon değişen yönetmenlerin arasında Black Mirror, Legion, Robin Hood gibi kaliteli yapımlarda hünerlerini gösterme şansı bulan isimler yer alıyor. Dolayısıyla da kamerayı bir o tarafa bir bu tarafa iteklemenin çok üstünde bir iş ortaya çıkıyor.
Senaryonun her bir noktasının en az on kez düşünülerek yazıldığı çok belli. “Silahlar patlasın insanlar izler zaten” gibi basit düşünülmeyip; farklı noktalardan kırılan ve sürekli yön değiştiren, insanları düşünmeye iten bir senaryo geliştirilmiş. Her karakterin kendi içinde yaşadığı bir ikilemi, ahlaki açıdan doğru ve yanlışları var.
“Biz bu taraftayız o zaman buna göre davranırız” mantalitesiyle hareket eden basit karakterler yerine; olayları kendi ahlaki terazilerinde tartan ve sonuca göre kendine şekil veren insanlar izliyorsunuz. Senaryoya ciddi anlamda emek harcandığı her noktasından belli. Ve bu küçük dokunuşlarla hayata gelen senaryo size basit bir hikâyeden ziyade yaşayan bir varlık olduğunu başarıyla hissettiriyor.
Peki Peaky Blinders Gerçekten İzlenir mi ?
Peaky Blinders’ın geride bıraktığı 4 sezonuyla kalite çıtasını ciddi anlamda yukarı çektiğini söylemek yanlış olmaz. Zira bu kadar kısa sürede uluslararası platformlarda elde ettiği en iyi dizi dahil 14 ödül ve 25 adaylık sözlerimi kanıtlar nitelikte.
Dönem dizilerine ilginiz olsun ya da olmasın mutlaka şans vermeniz gereken bir yapım olduğu kanaatindeyim. Ama dikkat edin; eğer İngiliz aksanı benim aksime sizi rahatsız etmiyorsa 6’şar bölümden oluşan 4 sezonun tadı damağınızda kalacaktır.
Eğer izlemeye başladıysanız mutlaka devam ettirin ilk başlarda belki sıkıcı geçecektir ama sonrasında her bölüm daha iyi yerlere gittiği kesinlikle söyleyenebilir. Ufak bir de hatırlatma yapmakta fayda var; dizinin 5. sezonu çekimleri sonlandı 2019 yılı içerisinde yeni sezonunda yayınlanması bekleniyor, tarihi tam netleştiği takdirde hemen sizlerle paylaşacağız, takipte kalın şimdiden iyi seyirler…